31 Mart 2011 Perşembe

Daraldım ben bu ara biliyor musun baldudak. Çok çok anlatamam. 'Depresif ergen mod' olasım..
 'Yanlıss bırakhın beniiiğ' demeyeceğim tabiki, sakin ol şampiyon! :D
Ama n'oluyoruz ya. Nedir bu sınav olayı.
Bıktım.
Bıktı.
Bıktırdılar.

Var bir şey biliyorum ama bilmiyorum işte. Karar veremedim belki. Belki öyle olduğunu, olabileceğini bilmek istemiyorum.
Ya da ne bileyim öyle oluyor olmasın istiyorum. Bir de zor bu işler. Bu işler zor işte.
Sınavlar da olmasın. Olmasın bu sınavlar.

Bir dize gördüm bir de. İçimden geldi. Buyur o vakit.

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?


Ahmed Arif


öyle yani.

27 Mart 2011 Pazar

ve tam olarak bu ara bana böyle oldu.


LAN SIKILIYORUM LAN.

Bir de sınavlar var bu ara. Kesin Türkler icad etmiştir bu sınav olayını da. Hay ben sizin..
Yaratıcıyızdır millet olarak. Acayip hem de.
Mesela öğrencimize kıçı kırık dilleri öğretmek için yurt dışından öğretmen getiririz. Kendi Eğitim Fakültesi mezunlarımızı bir boka benzettik, iş olanağı sağladık da bir de ordan burdan öğretmen toplamamız kaldı. Göndersene öğrencini o zaman birkaç yıl dil öğrenmeye. Tam bir öğretmen olarak görmüyorsan, en azından öyle oldurduğunu sanırsın. Kedi canınızı sizin aslanlar götürsün.

Bunu yazan da yaratıcı bir Türk işte..

21 Mart 2011 Pazartesi

Bir şey diyeyim mi?
Bu kadın güzel şarkı söylüyor. Bu şarkıyı ama.
Dinle; dinlen.

17 Mart 2011 Perşembe

Mevsim rüzgarları ne zaman eserse..
Esti bugün biraz. Biz Kuğulu'da otururken, çok sevdiğim park hani.
Bir de biz Kuğulu'da otururken dedim, 'biz' yani.
Galiba 'biz' oluyoruz, zaten öyleydik deme, bu sefer gerçekten oluyoruz.

Öyle işte, esti rüzgar, bahar geldi, yağmur da gelir, ilkbahar bu..

Ve o zaman hatırladık çocukluğu, çocukları. Evet o ceketli yakışıklı, daha o yaşta gerçekten çok hoştu.
Bir de goldenlara da bayılıyorum.
Bir de bana iyi geliyorsun. Bana iyi bakıyorsun. İyisin. İyiki varsın.
O zaman bugünkü gibi yeşil olsun yazı.

12 Mart 2011 Cumartesi

OMLET

Bu arada en güzel omleti yapanlar
'erkekler'dir.
Ama bir dakika yanlışlık oldu.
En güzel omleti 'bir erkek' yapar.

Pek de şahane yapar.

Yerim ben O'nu. Severim de çok.
Kim mi O ?
e omlet :P

Hı bir de unutmadan..
En güzel domates doğrayan da 'kızlar' değil..'bir kız'dır.

STAJ GÜNLÜKLERİ-2 (11.03.2011 yine bir mübarek cuma..)

‎'sadece bilgisayar kullanacaksınız, dünyayı kurtarmayacaksınız ' dedi, 10 yaşındaki sıpa.

Evet ders hocasının bir stajyeri bilgisayar başına çağırması sonucu, bir kurban kalktı, o da ben ve bir sıpa bunu dedi. Çok bilmiş.

Ee sonra mı ne oldu. Ehehe nolsun kanka olduk o tenefüs. 'o abla beni kovdu, ben seninle konuşucam' dedi. 'Gel' dedim ben de napim, çekiciliğim kurumasın :P

Dedikodu yaptık sonra. Emrenin dedikodusunu. Bir sonraki tenefüs patlamış mısırım da geldi yanında Emreyle. Sıpa kaş göz yaptı, buyur Emre çöz sorunumuzu, der gibi. Konuştuk bakalım iletişim konulu bir sohbet çerçevesinde. Bakıcaz haftaya nolmuş.

Bu arada Emre de itiraf etti 'Ben onları korkutarak konuşuyorum, kötü konuşuyooroom' diye. Dürüst çocuk filan hani :P

İşte böyle ilk gece korkusunu, aman ne dedim ben ilk staj-öğretmenlik korkularını da atlatıyoruz bakalım. Güzel gündü.

Ege var bir de, sıpa-2.
Acayip kız tavlayabilitesi var. Yaşım küçük olsa düşünmezdim :P desem de inanma :O
Msn gibi smilelarla doldu burası. Hadi ben kaçtım.

STAJ GÜNLÜKLERİ-1 (04.03.2011, günlerden: Cuma-mübarek gün)

* -gel gel buraya otur, buraya otur, hadi gel (...) hep cuma günü mü gelceksin?
   -evet.

   - çarşamba gelseydin keşke.
   - neden ki? -laboratuvara giderdik, hem doğum günümü kutlardık.
   -hmm :/


* -şeyy bakar mısın?
   - efendim canım.
   -benim soyadım da çetin. -aa öyle mi :/


* -bişeeyy diceem.
  - efendim canım.
  -her gün gelsenize niye bir gün geliy
orsunuz ki?
  -hmm :/



yorucu lan okul deneyimi. lan dedim, duymasın öğrenciler.

10 Mart 2011 Perşembe

Bir yağmur bekliyorum, kuruyanı ıslatsın
Bir yağmur bekliyorum, tohumlara can katsın
Bir yağmur bekliyorum, silsin kirlerimizi
Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın.

                              Abdurrahim Karakoç






Dedik dedik..toprak suya doysun dedik, bir Ankara'lı kurak ve sıcak yaz günleri gelirken daha başka ne ister ki..


Ve o arada duydu Tanrı bizi ve gönderdi bir şeyler..çok şeyler aslında..
Ne şeyler mi onlar? mesela Ankara trafiğini felç edicek, insanları dışarda mahsur bırakacak karlar :)


Hey gidi..ne gündü ama: mahsur kaldık dışarda..
Otobüs bulamadık
Bulduğumuz her hangi bir otobüse bir yerlere varmak adına bindik
Bindiğimiz otobüs yolcularıyla 'kanka' olduk
Çünkü onlarla aç, susuz saatler geçirdik..
Geçirmeye mahkumduk :)


Ve çıktı belediye başkanımız dedi ki:

'Döktüm tuzu, inanmıyorsanız yalayın'

Sayın başkan! Sen bok yaşa.